MEZUN VAR, İSTİHDAM YOK!

Bugün ülkemizin en büyük meselelerinden biri, eğitim sistemi ile istihdam arasındaki kopukluktur. Üniversitelerimiz her yıl on binlerce mezun verirken, bu gençlerin önemli bir kısmı meslekleri dışında alanlara yönelmek zorunda kalıyor. Atanamayan öğretmen adayları bunun en çarpıcı örneğidir. Yıllarını eğitim fakültelerinde geçirip, büyük umutlarla mezun olan gençlerimiz, mesleklerini yapamadıkları için farklı sektörlerde geçici işlerde çalışıyor.

Oysa bir devletin görevi, yalnızca gençlerine diploma vermek değil; aynı zamanda onlara istihdam alanı da açmaktır. Üniversitelerden çıkan her mezun, iş dünyasında bir karşılık bulmalı. Eğer ihtiyaçtan fazla mezun veriliyorsa, bu hem öğrencilerin hayallerini yıkıyor hem de ülke kaynaklarını boşa harcıyor. Bir yanda işsiz kalan binlerce öğretmen adayı, diğer yanda öğretmen açığı olduğu için ücretli öğretmenlikle günü kurtarmaya çalışan bir sistem… Bu çelişkinin adı plansızlıktır.

Eğitim, toplumun geleceğini şekillendiren en stratejik alanlardan biridir. Üniversiteler, “kaç öğrenci alabilirim?” sorusunu değil, “bu alanda kaç kişiye gerçekten ihtiyaç var?” sorusunu sormalıdır. İstihdam planlaması yapılmadan açılan bölümler, gençlerimizi umut tacirliğinin mağduru haline getiriyor. Her mezunun kendi alanında istihdam edilmesi bir lütuf değil, devletin asli görevidir.

Üniversite kapılarından umutla giren gençlerimizin mezun olduklarında işsizlikle karşılaşmaları, sadece onların değil; toplumun da geleceğini karartıyor. Çünkü hayalleri kırılan bir gençlik, dinamizmini ve enerjisini kaybeder. Bu nedenle yapılması gereken, eğitim-istihdam dengesini sağlamak, üniversitelerin kontenjanlarını gerçek ihtiyaçlara göre belirlemek ve gençlerimizin emeğini heba etmemektir.