Genel Bakış

Haftalar ilerliyor…

 Bizde doğal olarak ligin ısınmasını bekliyoruz.

Yoğun iş tempomuza rağmen, takip ettiğim ve kaçırmaktan itina ettiğim tek özelim Süper Lig‘de büyük küçük takım ayrımı yapmadan maçları takip etmemdir…

Gelin önce ligin 5 haftalık bir özetini yapalım ardından bizim takıma  ayrı bir parantez açalım…

 Şampiyonlar Ligi’ndeki ilk maçında hezimete uğramasına rağmen Galatasaray bu ligin üstünde bir takımdır.

Hani yıllar önce Kayserispor için bir benzetme yapılırdı ya “Bu ligin ortasında bir lig olsa da orada oynasa” diye…

Çünkü üst ligde tabanda, alt ligde hep zirveye oynuyordu Kayserispor…

Galatasaray için de bugün bunu söylemek mümkün… Şampiyonlar ligi bir gömlek büyük, Süper lig ise dar geliyor.

Sanki Galatasaray şampiyonlar ligi değil de UEFA liginde oynasa sanki iş yapabilir gibi…

Ligin şuan da görünen tek favorisi var o da Cimbom, takipçisi ise ezeli rakibi olur…

Beşiktaş ve Trabzonspor’un ise şampiyonluk hedefleri laftan öteye gitmez…

Asıl burada dikkat çekmem gereken detay 4 büyüklerden sonraki gelenlerin neler yapacağı ile ilgilidir.

Göztepe’yi beğeniyorum, Samsunspor’u da…

Her iki takımın bu sezon Avrupa türküsünü söylerken seslerinin daha gür çıkacağına inanıyorum. Konya’nın çıkışının suni olacağı kanısındayım… Geriden gelen diğer takımların da hedefi lige tutunmak ve kalıcı olmaktır. Kimin düşeceği ile ilgili yöneltilecek bir soruya ise yanıt vermek akıl karı değildir.

Ama her zaman ligin yeni takımları kadro yapılanması ve uyum sorunu nedeniyle başlangıçta özellikle ligin ilk yarısında ciddi sıkıntı yaşarlar, ara dönemde tedbir alırlar…

Gelelim bizim takıma, Kayserispor’umuza… Matematik yapmak için henüz çok erken ancak su akarken de testiyi doldurmak gerek.

Dört maçta bir yenilgi, üç beraberlik…

Altını çizdiğinizde 4 maçta 3 puan…

Yeterli mi?

Elbette hayır fakat Kayserispor’un Kocaeli ve Göztepe maçlarında tabir yerinde ise ayağına sıktığı kesin…

Kardeşim iki maçta da öne geçmişsin birinde bitime 5 dakika kala, diğerin de uzatmanın son dakikasında galibiyeti kaçırıp beraberliğe razı olmuşsun…

Bunlar ciddi kayıplar, bugün belki fark edilemez ama Mayıs’a doğru yaklaşınca kaçanın ne denli büyük olduğu o zaman daha net anlaşılır.

Umarım Göztepe ve Kocaeli beraberliklerine “keşke” demeyiz. Takımın hocası yeni, tahtası açıldıktan sonra gelenler oldu, gidenler oldu. Göz ucuyla Kayserispor’a şöyle bir baktığımızda taşların henüz yerine oturduğunu söyleyemeyiz. Yenilerden Benes dikkat çekiyor, santraforumuzu biraz ağır gördüm sanki. Ama dediğim gibi biraz beklemek ve zaman vermekte yarar var.

Bugün Antalya deplasmanında yine kritik bir maça çıkacak Kayserispor…

Rakibin kim olduğundan ziyade bizim sahada neler yapabileceğimizdir kıymetli olan…

Yıllardır deplasman maçlarıyla ilgili genelde hep aynı yorumu yaparım, yine aynı görüşteyim. “Kazanamıyorsan kaybetmeyeceksin” Yani deplasmandan eli boş dönmeyeceksin arkadaş.

Kayserispor’un da bu maçı  kazanması sürpriz olmaz, asıl kaybetmesi sürpriz olur. Yazımızın son bölümünde geç kalmış ama söylemem gereken bir konu var… Gökhan Sazdağ’ın Beşiktaş’a gidişi son güne bırakılacak bir mevzu değildi…

Bir ara “Galatasaray” denildi, ardından “Trabzonspor’a gidiyor” diye dillendirildi. Bir de baktık son anda Beşiktaş’la anlaşmaya varıldı.

Gökhan Sazdağ geldiği günden bu yana takımına katkı sağlamış ve kaptanlık pazubandını hak etmiş bir oyuncudur, ancak Süper Lig‘de büyük takımlara giden ister yerli olsun ister yabancı 10 milyona Euroların havalarda uçuştuğu bir dönemde bizim kaptana biçilen bonservis bedelinin ben 1.5 milyon Eurolarda kalmasına ben şaştım kaldım.

Ya arkadaş Kayseri’de bir villa parasına futbolcu mu verilir? Tamam ekonomik olarak sıkıntılar olabilir ama her işin de bir bedeli vardır. Kaptan bu rakamlara verilmemeliydi.