Bazen haberleri izlerken içim daralıyor. Gazete de çalıştığım için daha dikkatli izliyorum. Ofistede arkadaşlarla aramızda da konuşuyoruz. İran’da olanlar gözümün önünden gitmiyor. İnsan üzülmeden duramıyor. Ama sonra çocukların sesini duyuyorum, sokaktan gelen kahkahaları… İçimde bir umut beliriyor.
Düşünüyorum da, her ne olursa olsun hayat devam ediyor. Bir çiçeğin toprağı yarıp çıkması gibi. Karanlığın içinden ışık doğar ya hani, işte tam da öyle.
Bugün belki havada korku var. Yarının ne getireceğini bilmiyoruz. Ama kim bilebilir ki zaten? Belki de o bilinmezliğin içinde güzel şeyler gizlidir. Belki de çocuklarımız için beklediğimizden çok daha aydınlık bir yol vardır. Umut ediyorum ve çokça dua… Başka da bir şey gelmiyor elimden, elimizden.
Onlara güveniyorum çocuklarımıza… İçlerinde öyle bir güç var ki… Hayata sıkı sıkı tutunuyorlar. Oyuncaklarını sarıp uyuyorlar, sabah gözlerini açarken hâlâ gülümsüyorlar. İşte o gülümseme var ya, dünyanın en güzel şeyi. Bize umut veren, yarına dair içimizi ısıtan tek şey o belki de.
Korkularımızı küçültmek zor ama hayallerimizi büyütebiliriz. Belki her şey hemen düzelmez ama içimizde bir yerlerde iyiye olan inancımız büyürse, bu da yeter.
Ben inanıyorum. Bugün gökyüzü biraz gri olabilir ama çocuklarımızın adımlarıyla gök yeniden maviye dönecek.