Bazı Mayıslar hüzün, bazı Mayıslar ise buram buram sevinç kokar…
Tabiatın uyanıp, o eşsiz güzelliğin hayat bulduğu mevsimin adıdır ilkbahar…
***
Ülkemiz futbolunda geçmişten günümüze iki kere ikinin dört etmediği günlerin de başlangıcıdır bahar mevsimi.”
***
Hoş…
Kazma kürek yaktıran Mart ayının adı çıkmış, baksanıza Nisan’a, hatta Mayıs’a…
Lapa lapa karlar yağdı memleketlere…
Dolayısıyla ülke futbolunda da iki kere ikinin sadece bahar mevsiminde değil yılın hiçbir döneminde dört etmediği daha net görülmeye başladı…
***
Bu sezon dedikodu mekanizması alışılmışın da ötesinde seri ve hızlı bir şekilde çalıştı, yıpratıcı olmakla birlikte kalıcı hasarlar bıraktı. Geçtiğimiz yılki tablonun bir benzerine tanıklık ettik, önde koşan Galatasaray, takip eden Fenerbahçe’ydi…
Bu kez son haftaya bırakmadan yine ipi göğüsleyen taraf, Cimbom, bir başka bahara bırakan ise Kanarya idi…
***
Dedikodu üretmeyi bir kenara bırakıp gerçekle yüzleşmeye gelirsek; futbolda sahada iyi oynayana, çok gol atana değil maçı kazanana, sonuca gidene puan veriyorlar. Uzun bir lig maratonunun sonunda ipi göğüsleyen hangi takım ise şampiyonluk kupasını da ona veriyorlar.
***
Taraflı tarafsız herkesin Galatasaray’ın şampiyonluğuna bir sözü olamaz. Alkışlamak ve tebrik etmek gerek.
Bitiş çizgisini beklemeden fişi çekti ve işi bitirdi.
Sadece şampiyon olmaklada kalmadı 5. Yıldızı da taktı kutlamak gerek… Kayserigün’deki ilk spor yazımızın böylesi önemli bir güne denk gelmesi de ayrı bir detay…
*** yıllar öncesinde yanılmıyorsam 2006 yılında Galatasaray yine bir Kayserispor maçı sonrasında şampiyonluğunu ilan etmişti. Şampiyon Galatasaray’ı kutlarken ligin ikinci yarısında olağanüstü işlere imza atan şapkadan bırakın tavşanı, fili daha büyüğünü çıkartan Kayserispor’u da ayrıca yürekten kutluyor ve avuçlarım patlarcasına alkışlıyorum. Başkanı ve yönetimini, teknik ekip ve her daim takımını yalnız bırakmayan taraftarı, ayrıca vekil Ersoy ve Dirgenali’yi de bu süreci çok iyi yönettikleri için kutluyorum. Her türlü olumsuzluğa rağmen, düştü denilen bu takımı yaşatıp hayat verdikleri için, peşinden koşulur bir takım haline getirdikleri için memleketin takımına sahip çıktıkları için, açılmaz kapıları açıp, aşılmaz denilen dağları aştıkları için bir kez daha alkışlıyorum…
Helal olsun… Böyle günlerde sahadakiler değil, sahanın dışındakiler yazılır sözün özü; Galatasaray’ı şampiyonluğundan, Kayserispor’u lige sımsıkı sarılma sürecinde göstermiş olduğu olağanüstü performansından ötürü canı gönülden tebrik ederek noktalıyorum bugünkü yazımızı…