Güneşin yakıcılığının sıcaklıklarının bunaltıcılığının giderek arttığı bugünlerde hepimiz parklara akın ediyoruz.
Ağaçların gölgesi, esen hafif rüzgâr, kuş cıvıltıları derken biraz serin hava bir yudum nefes istiyoruz hepimiz.
ÖZEN KONUSUNDA SINIFTA KALIYORUZ
Çocuklarımız salıncaklarda vakit geçirirken bizlerde köpeklerimizi gezdirir, sevdiklerimizle sohbet ederiz. Parklar bizim nefes alanlarımızdır. Ancak ne yazık ki bu alanlara gereken özeni göstermek konusunda sınıfta kalıyoruz.
Köpeğimle parka her çıktığımda, bir elime tasmasını alırken diğer elimde mutlaka bir poşet olur. Çünkü ben bir canlıya sahipsem, onun sorumluluğunu da taşımalıyım. İhtiyacını giderdiği anda onu temizlemek, çevreye saygımın bir göstergesidir. Ama aynı parkta, kimi köpek sahiplerinin dışkıları olduğu gibi bıraktığını görmek çok can sıkıcı. Hele ki orada çocuklar oynuyorken…
DUYARSIZLIK KABUL EDİLEMEZ
Sadece bu da değil. Parka gelenler yanlarında su şişesi, peçete, çekirdek, cips, ne varsa tüketiyor ama bitince ellerindekini çöpe atmak yerine yere bırakıyor. Sanki bir daha o alanda hiç oturmayacaklarmış gibi… O çöplerin üstüne basan çocuklar, oturduğu yerden kalkınca pantolonu kirlenen yaşlılar… Bu duyarsızlık artık kabullenilemez.
Oysa ne kadar basit bir şey: Yanımıza bir poşet almak. Temizlemek, atmak. Bunu yapmak için özel bir eğitime, yüksek bir bilince gerek yok. Sadece saygı ve duyarlılık yeterli.
Parklar sadece birer dinlenme alanı değil, toplum olarak birlikte yaşama kültürümüzün aynasıdır. Oradaki davranışlarımız, birbirimize olan saygımızın ölçüsüdür.
Unutmayalım:
Evcil hayvanımız varsa, onun sorumluluğu da bizimdir.
Parkta oturuyorsak, çöplerimizi toplamamız bir görevdir.
Çocuklarımıza temiz bir çevre bırakmak istiyorsak, önce biz örnek olmalıyız.