Salı, Ekim 28, 2025
Kayseri Gün Medya
Ana Sayfaİşte HayatEV YANARSA, SOKAK AYDINLANMAZ!

EV YANARSA, SOKAK AYDINLANMAZ!

Bir milletin en sağlam kalesi ailedir. O kale çökerse, geriye kültürü yıkılmış, kimliği silinmiş, ruhu yok olmuş bir topluluk kalır. Giyinir ama çıplaktır, konuşur ama hikmetsizdir, yaşar ama manasızdır.

Toplumu ayakta tutan en kadim kurum olan aile, bugün derin bir çözülme sürecindedir. Bu çözülme sessiz, ama yıkıcı bir sızıntıya dönüşmüş durumda. Gözümüzün önünde büyüyen bir nesil, evin sıcaklığından değil, ekranların soğuk ışığından besleniyor. Paylaşmayı değil, tüketmeyi öğreniyor. Sabretmeyi değil, vazgeçmeyi tercih ediyor.

Gençlerimiz umut yerine umutsuzluğu soluyor. Hayal kuramıyorlar; çünkü geleceğe dair umutları, toplumsal engeller nedeniyle kırılıyor. Bu da onları karamsarlığa, kolaycılığa ve amaçsız bir yaşam tarzına sürüklüyor. Yanlış arkadaşlıklara tutunan, zararlı alışkanlıklarla teselli arayan, bir kimliğe değil, bir boşluğa sarılan bir nesil şekilleniyor.

Bu çözülüşün kaynağı yalnızca bireysel tercihlerde değil, toplumsal temellerde de yatıyor. Aile, Türk toplumunun taşıyıcı kolonudur; bir milletin güçlü ve sağlıklı olabilmesi, aile yapısının sağlamlığına bağlıdır. Toplumların geleceği, ailelerin içindeki değerlerle şekillenir. Ailedeki çözülmeler, yalnızca bireyleri değil, tüm toplumun dokusunu etkiler. Bu nedenle, aile kurumunun sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi, toplumun huzuru ve milletin dirliği için kritik bir öneme sahiptir.

Ancak bu çözülüşün temelleri yalnızca dışsal faktörlerle sınırlı değildir; aile içindeki eğitim eksiklikleri de büyük bir rol oynamaktadır. Cemil Meriç’in “Aile, insana ilk ‘biz’ duygusunu öğreten mekteptir” sözü ise bu çöküşün neyi kaybettirdiğini gösteriyor. Bu mektepte artık ders işlenmiyor. Çünkü öğretmen olan anne-baba da bu sürece hazırlıksız yakalanıyor. Bilgiyle değil, sezgiyle hareket ediyor. Sezgi kıymetlidir; ancak bilgiyle desteklenmediğinde çocuğun kişiliğinde kırılmalara sebep olabiliyor.

Aile bir okuldur. Her çocuk bu okulda kişiliğini, inancını, ahlakını ve kimliğini inşa eder. Ancak bu okulun öğretmenlerine yani ebeveynlere, devlet ve toplum eliyle destek verilmesi artık bir tercih değil, bir zorunluluktur. Çünkü anne-baba olmak sadece biyolojik bir süreç değil; bilinçli, kararlı ve bilgili bir görevdir.

Bu noktada ailelere yönelik dönemsel, uzman rehberliğinde verilecek eğitimler; psikologlar, pedagoglar, aile danışmanları aracılığıyla ebeveynlere ulaştırılmalı, bu destek gönüllülüğün ötesinde sistemli ve süreklilik arz eden bir yapıya kavuşturulmalıdır. Çünkü çocuk yetiştirmek, yalnızca birey değil, toplum inşa etmektir.

Çocuklarını ihmal eden bir millet, aslında geleceğini ihmal eder. Ve geleceğini ihmal eden bir millet, istikbal iddiasını yitirir. Biz böyle bir millet değiliz, olamayız da. Çünkü Türk milleti, aileye kıymet veren bir millettir. O kıymet yaşarsa, Türk ailesi yaşar. Türk ailesi yaşarsa, Türk kültürü yaşar. Türk kültürü yaşarsa, bu millet kıyamete kadar ayakta kalır.

Ve unutmayalım:

Aileyi kurtaran, milleti kurtarır.

İLGİLİ BAŞLIKLAR
- Reklam -
Kayseri Gün Medya

Son Eklenenler