DİKKAT her an ÖLEBİLİRSİNİZ…

Trafikte pimi çekilmiş el bombası gibiler… Ne zaman nerede, nasıl karşınıza çıkacakları belli olmayan kaskları olmasına rağmen kelle koltukta, bilinçsizce ölüme meydan okuyan, sadece kendi hayatlarını hiçe saymakla kalmayıp sizin, bizim hayatımızı da on paraya almayan, trafik canavarlarını masaya yatıracağız bugün Köşe Atışında…

Ülkemizde pandemi döneminde ciddi rağbet gören ve çok önemli bir açığı kapatarak karşılık bulan motokuryelik günümüzde büyük bir sektör haline geldi.
Günümüzde ise kanayan yaramız durumunda
Hemen hemen her gün içimizden birinin mutlaka tanıklık ettiği ya da mağdur edildiği çok sayıda benzer durumla karşı karşıya kaliyoruz.
Sadece Kayseri’ye özgü bir durum da değil, sorun ülkenin her köşesinde….

Sisteme bir itirazımız yok, dediğim gibi anlık ihtiyaçların giderilmesi anlamında uzakların yakınlaştırılması son derece önemli fakat ihtiyaç sahibine ulaştırılmak için kural tanımamazlık kabul edilir bir durum değil.
Sizi bilmem ama ben aracımla seyir halindeyken aynalara bakmaktan yola bakamıyorum.
Hız sınırını her daim ihlal ettikleri için bir anda nereden, nasıl gelecekleri hiç belli olmuyor.
Önünüze bir kasis çıksa, anlık direksiyonu 3-5 cm. sağa sola kıracak olsanız aldınız başınıza belayı… Çünkü sizi sıfıra sıfır mesafeden vız diye geçiyorlar.
Trafiğin yoğun olduğu saatlerde tıkanan trafikte öyle akrobatik hareketler yapıyorlar ki akıl karı değil…
Hele bir de meslektaşları ile denk geldiklerinde onları durdurana aşk olsun… Kanat takıp uçuyorlar adeta, bir anda kendilerini MotoGP Dünya Şampiyonasında hayal edip ölüme meydan okuyorlar.
Biri Valentino Rossi, bir diğeri Giacomo Agostini, kimi Marc Marquez, bir başkası da Kenan Sofuoğlu oluyor.

Anlık gerçekle yüzleşmek zorunda kaldıklarında ise iş işten geçmiş oluyor.
Durma mesafeleri çok kısa ve manevra kabiliyetleri olmadığı için dönüşü olmayan yola giriyorlar, tepetaklak savruluyorlar… Ayakta kalmalarını geçtik, hayatta kalırlarsa da mağdur edebiyatı ile duyguları sömürdükçe sömürüyorlar… “En hızlı benim” apoletini omuzlarına takmak için yok ettikleri canları ise hiç düşünmüyorlar…

Bakın anlık birkaç örnek vereyim sizlere…
Aşık Veysel Bulvarında yaya geçidinde bekliyoruz, acı bir fren sesi ile irkildim aynaya baktım yanımda duran aracın arkasından güm diye gelen bir ses ve havada uçan kasklı bir motokurye… Sivas Caddesinde hemen hemen her gün ışıkta beklerken sağında ve solundaki araçlara sürte sürte geçen yangından mal kaçırırcasına acelesi olan benzer tipleri görmek mümkün.

İstasyon Caddesindeki son ışıktan karşıya geçerken Sümer Üst geçidinde 4 motokuryenin trafiği ne hale getirdiğini korku dolu bakışlarla izledim…
Peki sadece aracınızla seyir halindeyken mi tehlikedesiniz?

Hayır tabi ki, daha vahimi de bu zaten.
Kaldırımda yürürken de fazlasıyla tehlikedesiniz… Karşınızdan geleni görebilirsiniz ama hayatınız arkanızdan yıldırım hızıyla gelenlerin vicdanına kalmamalı…

Şimdi dün en çok rağbet gören ve ihtiyaç duyulan bir sektörün bugün bu kadar tehlikeli boyutlara ulaşmasını kimse hafife almamalı…
Bu tehlikenin artık ciddi bir kontrol mekanizması ile minimize edilmesi şarttır. Bu işin çok haneli rakamlarla ciddi kriterleri olmalı, her motosiklet sürücüsüne bu iş teslim edilmemeli.
Ciddi yaptırımları olmalı, kendi can güvenliğini gerekçe göstererek senin-benim ya da bir başkasının hayatını tehlikeye atmamalı. Emniyet birimleri daha yakın markaja alıp trafiği alt üst edenleri ağır yaptırımlarla bu sektörden ekarte etmeli.

Bu yaptırımlar sadece kurye ile sınırlı kalmamalı, şirketlere de bu anlamda ciddi cezalar kesilmeli…

Yine de dikkatli olunuz..! Benden hatırlatması, aracınızla seyir halindeyken de sinyalizasyon sitemlerin de beklerken de dikkat edin. Kırmızının yeşile dönüşünü bekler gibi pürdikkat motokuryelerin anlık nereden çıkacakları ve sizi nasıl bir tehlikeye sokacaklarına hazırlıklı olun…