Bir şehrin özelliğini bilmezseniz güzelliklerini anlatamazsınız.
En kalabalıklarda yapa yalnız yaşarsınız da kimsenin haberi olmaz.
Fotoğrafa nereden ve nasıl baktığınızdır önemli olan, dahası fotoğrafı doğru okumaktır anlatımı kolaylaştırmanın altında yatan gerçek.
***
Son dönemde içinde yaşadığımız şehirle ilgili öylesine altı doldurulamayan sözler sarf ediliyor ki; üzülüyorum… Sizin, bizim, hepimizin gönlünde yatan her alanda şehrin güzelliklerinin gerçek manada ön plana çıkartılmasıdır.
Ama gelin görün ki; bizim peynir gemimiz hep lafla yürüyor, konuşmuş olmak için konuşuyoruz, günü kurtarma adına her yolu deniyoruz…
***
Yavaş yavaş konuya girelim ve detaylandıralım…
Sanayi şehriyiz mesela..!
Bakın mesela;
“Kayseri Sanayisinin ülke geleninde ön plana çıkan en önemli markası nedir?” diye bir soru sorsam sizlere… Evet “söyleyin bakalım yanıtınız ne olurdu?” Erciyes Anadolu Holdingi aynı kefeye koyacağımız ikinci bir isim olmadığı için onu ayrı tutalım…
Ya da irili ufaklı mobilya sektörünü çektiğiniz, daha doğru bir ifade ile Erciyes Anadolu Holdingi yok saydığınız zaman OSB’nin halini hiç düşündünüz mü? Ya çelik kapı yapıyoruz, ya da mobilya aksamı…
“Erciyes Anadolu Holding ve diğerleri diyeceğimiz” bir kıyaslamamız da detayımız da yok…
TMSF’de satışı devam eden bu şirketi çekin Kayseri sanayisi diye bir şey kalmaz bizim şehirde…
***
Gelelim Gastronomi Şehri Kayseri’ye…
Gastronomide neyimiz meşhur?
Mantımız, Pastırmamız, Sucuğumuz…
Afyon’u geçtik, Sivas’ı Kastamonu’su bizimle boy ölçüşür hale geldi.
Bu işin anavatanıyız ya hani..!
Peki o halde soralım; Mantı, Sucuk ve Pastırmanın envai çeşidini hem alıp, hem tadabileceğiniz bir yer söyleyin bana…
Yıllar önce KTO eski başkanı rahmetli Hasan Ali Kilci’nin Boğazköprü’de şehrin girişinde böyle bir projeyi hayata geçirme çalışması olmuştu, başlangıçta kabul gören sonrasında kapısına kilit vurulan bir projeydi.
***
Bir çok kez Afyon’a gittim; ister merkezde, ister girişte, ister şehrin çıkışında bir çok yerde sucuğun dönerinden tutunda buğulamasına , kızartmasına, közlemesine varıncaya kadar bir çok çeşidini tatma imkanı buldum.
Bizdeki lezzet elbette yok oralarda lakin adamlar ürünlerini çok iyi bir sunumla, şehrin her köşesinde doğru bir stratejiyle pazarlıyorlar.
***
Karpuzatan’daki arkadaşlar ise biri hariç yan gelip yatıyorlar.
Büyük çoğunluğunun adı olumsuzlukları ile anılıyor. Yiğidin hakkını teslim noktasında ise Fazlıoğlu Ailesi şehrin bu markasını temsil noktasında çok önemli işlere imza atıyor bununda altını çizmekte yarar var.
Örneğin şehir dışından gelen bir misafirinizi gerçek manada Mantı ikram etmek için götüreceğiniz bilinen bir mekan söyler misiniz? Mantının her türlüsünün yenilebileceği bir adres var mıdır şehrimizde?
Ben bilmiyorum bilen varsa söylesin…
Sonrasında çıkıyoruz gastronomi günleri tertipliyoruz.
Kendimizi kandırmaya gerek yok..!
Tertiplenen bu günler dolayısıyla birçok şehirden Kayseri lezzetlerini tatmak için şehrimize gelen misafirlerin bir daha gelmemek üzere şehrimizden ayrıldıklarına çoğu kez şahit olduk.
Kimse kusura bakmasın, biz ne sanayi şehri, ne de gastronomi şehriyiz…
***
Gelelim diğerlerine..!
Turizm şehriyiz değil mi? Kendimizi kandırmayalım şu ana kadar Kayseri’ye gerçek anlamda Turizm şehri demek doğru bir anlatım olmaz.
Ama doğru bir planlama, doğru bir anlatımla Kayseri’nin Turizm şehri olmaması için hiçbir neden yoktur.
Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehrin henüz gün yüzüne çıkarılmamış o kadar çok değeri var ki saymakla bitmez.
Daha Kaniş-Karum’u anlatamadık, daha UNESCO Dünya Mirasına aday Koramaz Vadisi’nin yürüyüş parkuru imajını silemedik, daha Mimar Sinan’ın bu memleketin bir evladı olduğunu anlatamadık, daha Sultan Sazlığını, Hörmetçi’yi, Soğanlı’yı, Yahyalı’yı, Hacer Ormanlarını izah edemedik. Allah’tan Kapadokya yanı başımızda da dünyanın dört bir yanından gelen kafileleri tur şirketlerine kırk takla atarak Kayseri’den geçmelerine ikna edersek ne ala..
Yoksa bu değerlerimizi sen-ben-bizim oğlandan başka ne duyan ne de bilen var. Dünyanın son dönemde şehrimizde bildiği ve akın ettiği tek merkezimiz var orası da Erciyes Dağıdır… Müzeler şehriyiz mesela… Gideniniz, göreniniz, bileniniz var mı?
Genelleme yapmıyorum ama arkadaş inanın durumumuz maalesef bu..!
***
Gelelim spor şehri Kayseri’ye…
Spor şehri Kayseri’nin hangi güzelliklerini, hangi özelliklerini anlatsam sizlere..!
Tesis yapmaktan daha ötesi o tesisin içini doldurmaktır önemli olan.
Futbolda Türkiye’ye model olmuş bir stadyumumuz var ama içindeki kulübü ayakta tutamıyoruz, her an korku ile yaşıyoruz, düştü mü? düşecek mi? akıbeti ne olacak? tarzından yığınla soru ve de sorun var.
Tesisler mükemmel, ama tükenmişlik sendromu ağır basınca, tesisin mükemmelliği bir anlam ifade etmiyor.
***
Geçmişte Dünya Basketbol Şampiyonasının bir ayağına ev sahipliği yapmış bir Kayseri var ama Dünya starlarının boy gösterdiği o salonda bir erkek takımımız yok.
İddia ediyorum Süper ligde birçok kulübün hayalini dahi kurmakta güçlük çektiği bir tesis geçmişte Erciyesspor’un faydalandığı o güzelim tesis şimdi kaderi ile baş başa bırakışmış.
***
Sahanın birinde belediyenin kamyonları, birinde TÜFAD’ın ve masterların veteranları…
Yazıktır günahtır o güzelim tesis böylesine kaderine terk edilmemeli.
Yıllardır TÜFAD’ın hüküm sürdüğü tesisin yılın 12 ayında faal ve üreten bir yapısı olması gerekirken yıllardır durumu içler acısı… Yine geçmişte 3. Liglere çıkıp sonrasında imkansızlıklar gerekçe gösterilip kapısına kilit vurulan kulüplerimiz var. Ferdi branşları, diğer takım sporlarını geçtik hepsi yerlerde.
Yaz döneminde belediyelerin kendi bünyelerinde açtıkları spor okulları v.s. bu işin çözümü, kurtuluşu değil.
Devamlılık olmadığı sürece, müsabık sporcular yetiştirmediğimiz sürece bu işler olmaz.
Hepsinden önemlisi, bu şehir sporcusuna, spor adamına, topyekün sporuna sahip çıkmadığı sürece bir arpa boyu yol kat edemeyiz.
***
Spor şehri Trabzon’dur, spor şehri Bursa’dır, spor şehri Eskişehir’dir. Kayseri, spor şehri değildir, bu kafa yapısı ile de olma ihtimali yoktur. Sahi yazımıza nokta koymadan önce sormak istiyorum bu saydıklarımızın hiç biri değilsek;
“BİZ NE ŞEHRİYİZ?”