Pazar, Aralık 14, 2025
Kayseri Gün Medya
Ana SayfaManşetSiyasi Sermaye De Devredilebilir

Siyasi Sermaye De Devredilebilir

Erciyes Anadolu Holding eski CEO'su Alpaslan Baki Ertekin'in açıklamaları gündeme bomba gibi düştü.

Erciyes Anadolu Holding eski CEO’su Alpaslan Baki Ertekin’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra Ak Parti’nin başına Bilal Erdoğan’ın geçmesi gerektiği yönündeki görüşleri destekleyen açıklaması, büyük ses getirdi. Ertekin, ”Neden bir holdingi aileden birine bırakmak normal karşılanırken, siyaseti aileden birine bırakmak anormal karşılanıyor?” sözleriyle gündem yarattı. Ertekin, siyasi sermaye kavramının da bu anlamada devredilebileceği görüşünü savundu ve Bilal Erdoğan’a olan desteğini göstermiş oldu.

AK Parti Siyasi Sermayenin Somut Örneği

AK Parti’nin siyasi sermaye kavramının en somut örneği olduğundan bahseden Baki Ertekin, kişisel bir çabayla inşa edilmiş bir siyasi yapının, liderin çekilmesiyle birlikte dağılma riskini taşıması ve bir “kurumsallaşma” eksikliği olarak eleştirilmesinin, yapının benzersizliğinin bir göstergesi olduğu görüşünü savundu. Ertekin, liderin, kendi oğlu veya yakın çevresinden birine koltuğu bırakma arayışının, bu siyasi sermayenin çarçur edilmesini önleme güdüsüyle açıklanabileceğini ifade etti

………………………………………………………………………………………………………………………………………………………

Erciyes Anadolu Holding eski CEO’su Alpaslan Baki Ertekin’in sosyal medya üzerinden yaptığı ve Ak Parti’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sonrası yerine Bilal Erdoğan’ın geçeceği yönündeki görüşlere destek veren sözleri gündem oldu.

Söz konusu paylaşımında ”Neden bir holdingi aileden birine bırakmak normal karşılanırken, siyaseti aileden birine bırakmak anormal karşılanıyor? ” ifadelerini kullanan Ertekin’in bu yöndeki düşüncesi, sosyal medyada en çok konuşulan konular arasında yer aldı. Sosyal medya hesabından AK Parti’nin başına Genel Başkan olarak Bilal Erdoğan’ın düşünülmesi halinde partinin yüzde 5’i geçemeyeceği ve ilk seçimden sonra tabela partisi olacağına dair bir paylaşımı da alıntılayan Ertekin,

”Türkiye’de, bir holdingin kurucusu olan sermaye sahibinin yönetim bayrağını kendi çocuğuna devretmesi, toplumsal ve ekonomik düzlemde büyük ölçüde doğal karşılanan bir durumdur. Bu, sadece bir malvarlığı devri değil; aynı zamanda bir vizyonun, iş kültürünün ve yıllar içinde biriktirilmiş rekabet avantajının aile içinde kalmasının teminatı olarak görülür. Holding patronu, kendi entelektüel ve ticari birikimiyle yarattığı bu ekonomik yapının, profesyonel bir yöneticiden ziyade, kendi kanından gelen ve bu vizyonu özümsemiş bir varis tarafından sürdürülmesini isteme hakkına sahiptir. Zira bu yapı, sonuçta onun özel sermayesi ve emeğiyle vücut bulmuştur” dedi.

AK Parti’nin siyasi sermaye kavramının en somut örneği olduğundan bahseden ve kişisel bir çabayla inşa edilmiş bir siyasi yapının, liderin çekilmesiyle birlikte dağılma riskini taşıması ve bir “kurumsallaşma” eksikliği olarak eleştirilmesinin, aslında bu yapının benzersizliğinin bir göstergesi olduğu görüşünü savundu.

‘Ben AK Parti’li değilim Recep Tayyip Erdoğan’ı destekliyorum’ ya da ‘Ak Partili değilim Reis’çiyim’ diyenlerin oranı AK Partiye oy verenlerin neredeyse yüzde 90’ı iken neden holdingi aileden birine bırakmak normal, siyaset anormal karşılanıyor? diye soran Ertekin, açıklamasının devamında ise şu görüşlere yer verdi;

“Liderin, kendi oğlu veya yakın çevresinden birine koltuğu bırakma arayışı, bu siyasi sermayenin çarçur edilmesini önleme güdüsüyle açıklanabilir. Lider, kendi kurduğu ve büyüttüğü ‘siyasi markanın’ ve ‘iktidar birikiminin’ ehil olmayan, vizyonsuz veya parti kültüründen bihaber bir “profesyonel yönetici” (yani dışarıdan gelen bir siyasetçi) tarafından ziyan edilmesini istemez. Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) lideri Recep Tayyip Erdoğan örneği, kurumsallaşmış bir yapıdan çok, liderin karizması, siyasi dehası ve tarihsel momentumu en iyi şekilde kullanma yeteneği üzerine inşa edilmiş bir başarı öyküsüdür. Partinin, bir fikir kulübünün veya kurumsal bir hiyerarşinin ürünü olmaktan ziyade, bizzat liderin siyasi birikimi, entelektüel derinliği ve stratejik hamleleriyle iktidara taşındığı yaygın bir kabuldür”

Sosyal medya mecralarında, geçmişte Cumhuriyet Halk Partisi ve İYİ Parti’yi ilgilendiren ve kamuoyunda tartışılan konular hakkında da fikir beyan ettiğini hatırlatan Ertekin, şöyle devam etti; “Dün de AK Parti’nin geleceğine dair yapılmış olan bir yorum üzerine tamamen kişisel ve özgür şekilde fikir beyanında bulundum. Bu görüşüm, çok takipçili bir hesap tarafından paylaşılınca yoğun ve çeşitli tepkilerle karşılaştı. Normal şartlar altında, sosyal medyada paylaştığım içeriklerin altına gelen yorumlarla ilgili cevap vermemeyi tercih ederim. Çünkü ben nasıl kendi fikrimi ifade etme hakkına sahipsem, beğenmesem bile başkalarının da kendi düşüncelerini aynı özgürlükle dile getirme hakkına inanan biriyim. Ancak, oluşan bu yoğun tartışma ortamında, görüşlerimin doğru anlaşılması adına üç temel noktanın altını net bir şekilde çizmek zaruri hale gelmiştir. Paylaştığım görüşler, partinin resmi bir duruşunu, eğilimini veya beklentisini yansıtmaz. Bunlar, tamamen bir vatandaş olarak yaptığım şahsi değerlendirmelerdir ve yalnızca beni bağlar. AK Parti’nin kurumsal kimliği adına yapılmış yorumlar olarak algılamak ve yorum yapmak yanlıştır”

Şahsi İlişkilerim ve “Bilal Erdoğan’a Güzelleme” iddiaları:

Paylaşımında Bilal Erdoğan’a yönelik güzellemeler yaptığı yönündeki eleştirilere de cevap veren Ertekin, sözlerini şöyle sürdürdü;

Sayın Bilal Erdoğan’ı tanırım, cep telefonumda numarası kayıtlıdır ve gerektiğinde kendisiyle görüşürüm. Kendisi de beni çok iyi tanır. Bu bağlamda, ona sosyal medya üzerinden “güzelleme” yapmaya, ilgi çekmeye veya kendime bir alan açmaya ihtiyacım yoktur. İlişkimiz şeffaf ve kişiseldir. Yorumlarımın ardında şahsi bir çıkar veya beklenti aramak yersizdir. Bilal bey ile olan dostluk hukukumuz şahsi menfaat sağlama noktasından çok uzaktır”

 Liderlik Arayışı ve İradenin Sahibi

AK Parti’de bir lider arayışı olduğunu ve bu arayış için en uygun adayın Bilal Erdoğan olduğunu söylemediğini kaydeden Alpaslan Baki Ertekin;

“Aksine, AK Parti’nin görevde olan bir lideri vardır ve hali hazırda bir lider arayışı içinde olmadığını düşünüyorum. Benim dile getirdiğim tek şey şudur: Eğer mevcut lider, yani Sayın Cumhurbaşkanı, bir gün kendi iradesiyle ve takdiriyle Bilal Erdoğan’ı yerine aday olarak göstermek isterse, benim kişisel bakış açıma göre bu durumda bir sorun yoktur. Bu demektir ki; benim paylaştığım görüşün gerçeğe dönüşebilmesi için öncelikle ve kesinlikle Sayın Cumhurbaşkanı’nın iradesiyle Bilal Erdoğan’ı bu pozisyon için seçmesi ve işaret etmesi gerekmektedir. Bütün siyasi ve kurumsal irade Sayın Cumhurbaşkanı’ndadır. Benim fikir beyanım bir temenni değil, bir perspektif paylaşımıdır. Ak Parti’de sayın cumhurbaşkanından sonra Bilal Erdoğan olmaz diyen bir görüşe karşı “olabilir ve olmalıdır” diyen bir perspektif sunumudur. Umarım bu açıklamalar, iyi niyetle yaptığım fikir beyanının bağlamının doğru anlaşılmasına yardımcı olur ve yorumların, kişisel çıkar çatışmalarından veya yanlış anlamalardan arınarak daha yapıcı bir zeminde ilerlemesini sağlar” ifadelerini kullandı. Haber merkezi

İLGİLİ BAŞLIKLAR
- Reklam -
Kayseri Gün Medya

Son Eklenenler