Salı, Ekim 28, 2025
Kayseri Gün Medya
Ana Sayfaİşte HayatKAÇ TANE KAYSERİ VAR?

KAÇ TANE KAYSERİ VAR?

Bir zamanlar çok tartıştığımız, çok eski konulardan bir başlık idi. Aradan geçen kırk yılın sonunda eski zamanlarda yazdıklarımıza baktığımızda konular aynı, gelişmişlik farkı açılmaya devam etmiş, kırsal nüfus göçü vermeye devam ediyor. İlçeler, köyler boşalıyor. Kırsala tanınan statü kaybolmuş ve kırsalda yaşamanın imtiyazlı hiçbir yanı kalmadığı gibi, kırsaldakinin aleyhine elimizden ne gerekiyorsa yapmışız. Üzerine ciddi bir ulaşım problemi de konunca sanki köylerden, ilçelerden şehrin merkezine göçü teşfik ediyor gibiyiz.
Şehirli ise kırsaldan olan göçten memnun… Gerekçelerini de sıralıyorlar. 300 bin daha gelsin, 500 bin daha gelsin, daha çok işgücü gelsin, birini kapı dışarı edersek 500 kişi birden işe başvursun. Daha çok konut yapalım, konutların içine eşya lazım, araba lazım, yol lazım, kaldırım lazım, lazım da lazım… Kırsal öyle mi? Dört tane adamın yaşadığı yere su götür, elektrik götür, yol yap, kaldırım yap… bir de yaptığın hizmeti beğenmez bu köylü takımı… En iyisi şunları da şehre atmanın yolunu bulsak da memleket rahatlasa…
Aslında bi zamanlar “hinterlant” diye getirdikleri ucubenin bu ülkeden neler götürdüğünü birileri çok güzel anlatacak ama henüz daha o cesaret kimsede yok. Köyleri mahalle yapınca insanlara rüya gibi yapılan sunumlar, büyük hayal kırıklıklarına yol açtı. Meğerse agalar, meralara, hazine arazilerine, köyün ortak malına göz dikmişler. Adam, köyün camisinin giderleri karşılansın diye bir tarla bağışlamış, kendisi vefat etse dahi bu tarla ile caminin bütün ihtiyaçları karşılanır sanıyor. Hinterlant yasası çıkınca, adam daha ölmeden göreceğini gördü. Ne mi oldu? Belediye baktı ki köyde köyün ortak malına yazılmış koca bir tarla var. Tarlayı satışa çıkardı ve parasını gelir hanesine yazdı. Bizim Hacı, derdini kimselere anlatamadı. Ondan sonra da kahrından öldü zaten.
Köydeki okulu kapattılar, öğretmenin köyle işi bitti. Köylü imam evi yaptı ama, imam da şehirden gidip geliyor artık. Çünkü, camide saf oluşmuyor artık. Bazen o da yaz mevsiminde Cuma namazlarında cemaat var. Herkes eski günleri özler dururken köylüler de köye mevsimlik gelip gitmeye başladılar. Kışın şehre göçüyorlar, baharla birlikte köye geliyorlar. İmece bitti, topluca aş makarna yapılmıyor, yufka tarih oldu, tandır ekmeğini yapmaya ise kimsenin iştahı yok. Artık köylüye ekmek bile şehirden geliyor.
Gençlere soruyorum. Büyükler ne iş yapar? Hayvanımız var, çiftçiyiz diyorlar. Umutla sarılıyorum onlara “aman ha bırakmayın bu köyleri, tarlaları, hayvanları, bu yaylaları, bu dağları, tepeleri, koyakları, atalarınız at sürdüğü, hayvan otlattığı, ekip biçtiği yerleri asla bırakmayın.” Benim heyecanıma genelde şaşkın şaşkın bakıyorlar ve o kurşun gibi cevaplar geliyor: “Köyde ne var ki, buraları biz mi bekleyeceğiz, şehirdekinden bizim neyimiz eksik?” Haklılar, çünkü ellerinde birer cep telefonu ve orada sihirli dünyalar hüküm sürüyor. Burada ne var ki… Köyde ne var Allah aşkına? Kasaba bile diyemiyorum, onu da mahvettiniz, yok ettiniz. İlçede ne var? Kayseri’nin merkez ilçeleri dışındaki ilçeleri her yıl göç vermeye devam ediyor. Yolların kavşağındaki koca Aziziye (Pınarbaşı) boşalıyor günden güne. Selçuklu yerleşimleri Hamidiye (Bünyan), Karahisar (Yeşilhisar), Develi nice oldu? Merkez ilçeleri adı konanlar ve konmayanlar dahil hep imtiyazlılar, çünkü bugün Sarız’a, Akkışla’ya gidip gelmek bile artık ciddi bir ulaşım maliyeti getiriyor. O yüzden yaşanan bu büyük bıkkınlık enflasyon canavarının son yıllarda dizginlenemeyen kudretiyle birleşiyor ve insanı göçe mecbur bırakıyor.
Siz de siyeceksiniz şehir onlar için bir kurtuluş mu? Bence havalarını alırlar ancak diyeceğim ama şehirde hava bile alamazlar. Köydeki, kasabadaki, ilçedeki beyliklerini ağalıklarını çok özleyecekler ama iş işten geçti. Bu dağları bu yayları, bu köyleri bırakmak Türkiye için büyük bir stratejik hatadır ve vakit varken insanları kırsalda tutmanın derdine düşmelidir ülkemiz. Köy kanunları, mera kanunları ve teşvikler yeniden ele alınmalıdır. Elektrik, su ödemeleri hinterlant kanunun öncesine döndürülmelidir ve ulaşımda da büyük indirimler yapılmalıdır. Evli evine, köylü köyüne demiş atalar.
Ben bir Bünyanlı olarak son sözümü Bünyan ile bitireceğim. Bünyan İlçesinin (Bünyan-ı Hamid kazası) nüfus kütüğünde 2024 verilerine göre 103 bin Bünyanlı var. Bunlardan 25 bini Bünyan’da yaşıyor, 78 bini Bünyan dışındadır. Koskoca ilçede Akmescit, Karakaya, B.Tuzhisar, Koyunabdal, Elbaşı, Yeni Süksün, Güllüce olmak üzere yedi kasabayı (belde) ve belediyeyi ortadan kaldırıyorsunuz. Sonra okulları, sonra sağlık ocaklarını kapatıyorsunuz. 1306 kilometre karelik bir alanda iş makinesi, greyder, kepçe, kar temizleme aracı çalıştıracaksınız ve oralara çok daha kısa zamanda ulaşacak olan yedi belediyenizin kapısına kilit vurulmuş olacak. Ve siz bunca mesafenin arasında debelenip duracaksınız. Pınarbaşı’da, Yahyalı’da ve diğer ilçelerde de farklı mı sanıyorsunuz, hep aynı. Fakat masaya oturduğunuzda artık ima etmekten de vazgeçmiş ve açık açık söyleyen bir kafa yapısını dinleyeceksiniz. “Oralarda kaç kişi yaşıyor ki…” Öyleyse kapatın ilçeleri gitsin. Kayseri’ye üç ilçe yeter. Doğusu Melikgazi, Batısı Kocasinan, Güneyi de Develi olsun… Siz kırsalı sevmiyorsunuz ama kırsal ne hikmettir bilinmez size bayılıyor nasıl olsa…

İLGİLİ BAŞLIKLAR
- Reklam -
Kayseri Gün Medya

Son Eklenenler