Cuma, Kasım 7, 2025
Kayseri Gün Medya
Ana SayfaGündemYeniliğin Çekirdeği: Osmanlı’da 18. Yüzyıl Reformları

Yeniliğin Çekirdeği: Osmanlı’da 18. Yüzyıl Reformları

Batı’ya açılan pencere, içe dönen vicdan…Osmanlı Devleti, 18. yüzyıla girerken artık eski ihtişamlı günlerinden uzaktaydı. Bir yanda savaş meydanlarında alınan yenilgiler, diğer yanda ekonomik zorluklar ve bozulmuş devlet düzeni… Ancak bu karanlık tablo içinde bir kıvılcım da vardı: yenilik arayışı. Bu arayış, Tanzimat’tan çok önce, 18. yüzyılda başlamıştı.

Bu dönem, Osmanlı tarihinin “ara dönem reformları” olarak da bilinir. Ne tam bir Batılılaşmadır, ne de klasik düzenin tamamen reddi. Devlet adamları, çöken düzeni kurtarmak için çaresizce değil, bilinçli adımlarla hareket etmeye çalıştılar. Lale Devri (1718–1730) bu dönemin sembolüdür. Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, Batı’nın sanatını, mimarisini, hatta yaşam tarzını İstanbul sokaklarına taşımaya başladı. Matbaanın açılmasıyla birlikte, bilgi artık sadece medresenin duvarlarında değil, halkın elinde dolaşmaya başladı. Bu, Osmanlı düşünce dünyasında sessiz ama derin bir devrimdi.

Ne var ki bu yenilikler, sadece zevk ve eğlenceye indirgenince halkın tepkisini çekti. Patrona Halil İsyanı, aslında bir anlamda “değişimin sancısı”ydı. Osmanlı toplumu ilk kez kendi içinde ikiye bölünmüştü: bir yanda yenilik isteyenler, diğer yanda eskiyi korumak isteyenler.

Lale Devri’nin ardından gelen III. Selim Dönemi, reform düşüncesinin olgunlaştığı yıllardı. “Nizam-ı Cedid” ordusu, modern askeri eğitimin ilk adımı oldu. Artık Batı’dan sadece sanat değil, bilim ve teknik de alınmaya başlanmıştı. Yabancı subaylar getirildi, yeni topçu okulları kuruldu. Bu girişimler, Osmanlı’nın modernleşme çabasının ciddi bir dönüm noktasıydı.

Ama belki de en önemlisi, bu reformların zihinlerde başlattığı değişimdi. Artık Osmanlı bürokrasisi içinde “neden geri kaldık?” sorusu yüksek sesle soruluyordu. İşte bu sorgulama, Tanzimat’ın, Islahat’ın ve nihayetinde Cumhuriyet’in fikrî temellerini oluşturdu.

18. yüzyıl reformlarını birer başarısız girişim olarak görmek büyük hata olur. Onlar, imparatorluğun çöküşünü durduramadı belki ama bir medeniyetin yeniden doğuşunun önsözünü yazdılar. Çünkü her büyük dönüşüm, önce bir deneme, bir cesaret, bir sorgulama ile başlar. Osmanlı da tam olarak bunu yaptı.

Bugün geriye dönüp baktığımızda, o dönemin yenilikçilerini anlamak, sadece tarih bilinci değil; geleceğe yön verme sorumluluğudur. Zira her çağın kendi “Lale Devri” vardır; önemli olan o devri doğru okuyabilmektir.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ BAŞLIKLAR
- Reklam -
Kayseri Gün Medya

Son Eklenenler