Çarşamba, Ekim 1, 2025
Kayseri Gün Medya
Ana SayfaGündemYeni Osmanlıcılık Tartışmaları Üzerine

Yeni Osmanlıcılık Tartışmaları Üzerine

Namık Kemal, “Osmanlılarız, can veririz nam alırız biz” diyerek bir dönemin ruhunu şiirine taşımıştı. O günün Osmanlısı için “vatan” her şeydi. Ancak şunu kabul edelim ki, Osmanlı’nın duraklama devrinden itibaren işler hiç de iyi gitmedi. Rönesans’ı ıskalayan, Fransız İhtilali’nin milliyetçi rüzgârlarına hazırlıksız yakalanan bir imparatorluk söz konusu.

Aydınlarımız bu gidişe çare ararken, Osmanlıcılık, İslamcılık, Batıcılık ve Türkçülük gibi fikirler ortaya çıktı. Birileri bunları sanki birbirinden keskin şekilde ayrılmış, birbirine rakip görüşlermiş gibi yorumlasa da işin aslı öyle değildi. Bu akımlar, kimi zaman iç içe geçmiş, kimi zaman birbirini beslemişti.

Osmanlıcılık fikri, Tanzimat’la birlikte doğdu. Amaç belliydi: imparatorluğun farklı unsurlarını “Ben Osmanlıyım” ortak paydasında birleştirmek… Fakat 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Rumların, Ermenilerin Ruslarla aynı safta yer alması, Osmanlıcılığın iflasını hızlandırdı. Ardından II. Abdülhamid’in öne çıkardığı İslamcılık, Arapların ve Balkanlardaki Müslümanların Osmanlı’dan kopmasıyla yara aldı.

Geriye ne kaldı?

Türkçülük…

Ziya Gökalp’in formüle ettiği “Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak” düşüncesi, Milli Mücadele’nin fikrî temeli oldu. Sonuçta, Türk Milleti’nin iradesiyle Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Resmî dili Türkçe olan, ekseriyetini Türklerin oluşturduğu, ama farklı etnik unsurları da bağrına basan bir milli devlet…

Bugün hâlâ kulağımıza çalınıyor: “Yeni Osmanlıcılık.” Kimileri bu kavramla heyecanlanıyor, kimileri ise temkinli. Ancak unutmayalım: Osmanlı bir imparatorluktu, Türkiye Cumhuriyeti ise bir milli devlettir. Tarih bize gösteriyor ki, her devlet kendi şartlarında yükselir. Selçuklular Osmanlı’ya, Osmanlı Türkiye’ye zemin hazırladı. Ama hiçbiri ötekini “isimle” devam ettirmedi.

Halil İnalcık’ın şu uyarısını da hatırlamakta fayda var:

“Biz Osmanlı değiliz. Osmanlı azınlıkların üzerindeydi. Biz milli bir devletiz.”

Bugün bölgemize baktığımızda tablo net:

Irak işgalinde Amerikan uçaklarının kendi topraklarımızdaki üslerden kalkıp binlerce sorti yapmasına ses çıkarmayan bir Türkiye’yi “Osmanlıcı” bir bakış açısıyla savunabilir miyiz? Osmanlı, kendi coğrafyasının göbeğinde böyle bir işgale müsaade eder miydi?

Kıbrıs meselesini “ayağımıza bağ” diye görenler, Osmanlı’nın adaya bakışını hatırlamıyor mu? Osmanlı, ada halkının güvenliği için kan dökmekten çekinmemişti.

Azerbaycan konusunda “denge siyaseti” adı altında geri durmayı savunanlara, Osmanlı’nın Kafkas İslam Ordusu’nu ve Nuri Paşa’yı hatırlatmak gerekmez mi? Osmanlı, Bakü’ye kadar gidip kardeşine el uzatmıştı.

O halde mesele basit: Osmanlı mirası elbette bizimdir, ama bugün onun adıyla siyaset yapmak tarihe de, bugüne de haksızlık olur. Osmanlı bir imparatorluktu; biz ise bağımsızlık savaşından doğmuş, ulus-devlet temeliyle şekillenmiş Türkiye Cumhuriyeti’yiz.

Komşularımızla güçlü ilişkiler kurmak, tarihi bağlarımızı hatırlamak, kültürel mirasımızı sahiplenmek elbette güzeldir. Ama bu bizi Osmanlı yapmaz. Biz, Osmanlı’nın ve Selçuklu’nun devamı olan Türkiye Cumhuriyeti’nin evlatlarıyız.

Evet, tarihimizle gurur duyalım. Osmanlı’yı da Selçuklu’yu da minnetle analım. Ama bugünü ve yarını inşa ederken ayaklarımızın bastığı yeri unutmadan: Biz Türkiye Cumhuriyeti’yiz.

İLGİLİ BAŞLIKLAR
- Reklam -
Kayseri Gün Medya

Son Eklenenler