ÜMİT ÖZDAĞ NASIL İFLAH OLUR?

Gelin Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın hakkında sosyal  medyada yazılıp çizilenleri, geçmişini, parti değişikliklerini unutup bir değerlendirme yapalım.

Bir siyasi parti genel başkanı düşünün ki Facebook’ta her gördüğü fotoğrafı ve her okuduğu haberi gerçek sanan yaşlılarımız gibi her şeye inansın.

Bir siyasi parti genel başkanı düşünün ki ardını arkasını araştırmadan, doğruluğunu teyit etmeden kulağına okunan her jurnali sosyal medyadan kitlesiyle paylaşsın.

İlk olarak da söylediğimiz gibi her şeyi unutup Sayın Özdağ’ın son fecaatine bakalım. AŞTİ’de aracıyla yolcu taşımacılığı yapan bir minibüs şoförü kaçırılarak öldürüldü. Merhumun Mersin’de gömüldüğü, aracının ise kimliği belirsiz kişilerce kaçırıldığı öğrenildi.  Ardından Özdağ, aşağıdaki paylaşımı yaptı;

Özdağ’ın bu açıklamasına cevaben de İçişleri Bakanlığı olayın DEAŞ bağlantılı bir aile tarafından gerçekleştirildiğini, faillerin Suriye’ye kaçtığını ve 8’inin öldürüldüğünü açıkladı. Peki Özdağ bunun üzerine herhangi bir özür ya da düzeltme yayımladı mı? Hayır.

Daha önce Kayseri’deki olaylar nedeniyle hapis yatan Özdağ neden hâla ısrarla bu dikkatsizliği sergilemektedir bilinmez. Ama artık art niyet aranmaktadır.

Her zaman haklı olmayabilirsiniz. Neticede genel başkanlar, hatadan münezzeh kullar değildir. Fakat hatanızı düzeltmek, hele ki toplumun nasırına basılan bir olayla ilgili bu tarz kesinleşmeyen bilgileri paylaşmak hafifliktir.

Nazarımda Ümit Özdağ kendisine atfedilen ‘istihbaratçı’ tanımlamasından ziyade tezleri tutarlı olmayan müflis bir akademisyendir. Keşke Özdağ merhum babasıyla anılan, siyasi zigzagları olmayan, tezleri ve kitapları toplum nazarında itibar gören bir akademisyen olarak kalsaydı.

TÜRK DİL BAYRAMI’NDA REZALET

26 Eylül’de ‘Türk Dil Bayramı’ bu yıl da çeşitli etkinliklerle hatırlandı, kutlandı.

Diyarbakır’da TED Koleji’nin etkinliklerinde Karamanoğlu Mehmet Bey’in ” Bugünden sonra divanda, dergâhta, çargâhta, mecliste ve meydanda Türkçe ’den başka dil kullanılmayacaktır” fermanı  da etkinliklerde hatırlatıldı. Fakat Türk topraklarındaki resmi dil Türkçe’nin var oluşunu hazmedemeyen bölücü Kürtçüler hemen ayaklanarak,  anadilde eğitimin hak olduğunu (kasıtları Kürtçe)bu fermanın kutlamalarda yer almaması gerektiğini söylediler.

Okul yönetimi de pısırık tutumla etkinliklerdeki bu olayın bir öğretmen tarafından gerçekleştirildiğini açıkladı ve görselleri medyadan kaldırdı.

Neresinden bakarsanız bakın bu olay vahimdir, acıdır. Hiçbir siyasi gelişme Karamanoğlu’nun fermanı için geri adım atılmasına izin vermez. Yaptığınız hangi iş yanlıştı ki öğretmeninizi bölücülerin önüne atıyorsunuz? Türk topraklarında Türkçe konuşulduğu için özür mü dileyeceğiz?

Hatırlatmakta fayda var;  tarih bundan öncekiler gibi ihanet çukurunda debelenenleri yine yazacaktır.