Salı, Aralık 16, 2025
Kayseri Gün Medya
Ana SayfaGündemTOPLUMUN AYNASINDA UTANÇ

TOPLUMUN AYNASINDA UTANÇ

Biz nereye gidiyoruz?

Bu soru artık bir yakınma değil, yaşadıklarımız karşısında yapılması gereken bir vicdan yoklamasıdır. Günlük haber akışına baktığımızda karşımıza çıkan tablo, tekil olaylardan ibaret değildir. Ortada, toplumun temel değerlerini sarsan daha büyük bir kırılma vardır.

Bugün güven duygusu ciddi biçimde aşınmıştır. Söylenenle yapılan arasındaki mesafe büyüdükçe, doğru ile yanlış arasındaki çizgi de silikleşmektedir. İnsanlar artık kimin neyi temsil ettiğini değil, kimin neyi sakladığını konuşur hâle gelmiştir. Bu hâl, sadece bireyleri değil, toplumsal vicdanı da yormaktadır.

Sporun; emeği, adaleti ve dürüst rekabeti temsil etmesi gerekirken, yaşanan bazı gelişmeler (Bahis olayları) bu ruhun ne kadar zedelendiğini göstermektedir. Sahadaki mücadelenin başka hesaplarla gölgelenmesi, gençlere çalışmanın değil, kısa yolların normalleştirildiği bir iklim sunmaktadır.

Toplumda sözüne itibar edilen, yön göstermesi beklenen kimi figürler etrafında dolaşan iddialar ise bu güvensizliği daha da derinleştirmektedir. Söyledikleriyle yaşadıkları arasındaki uçurum büyüdükçe, temsil edilen değerler de anlamını yitirmektedir. Böyle zamanlarda sorun kişilerden çok, bu çelişkilere alışan toplumsal sessizliktir.

Ancak en ağır kırılma, ailede yaşanmaktadır. Bir zamanlar merhametin ve güvenin yuvası olan aile, bugün kimi örneklerde ihmalin, şiddetin ve duyarsızlığın merkezine dönüşmektedir. Geçtiğimiz günlerde, bir sanatçının öz evladı tarafından hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olay, bu çözülmenin ne kadar derin ve ürkütücü bir noktaya ulaştığını acı biçimde göstermiştir. Evlat ile anne arasındaki en kutsal bağın dahi kopabildiği bir yerde, artık sadece bireysel trajedilerden değil, toplumsal bir çöküşten söz ediyoruz. Evler ayakta duruyor olabilir; fakat içindeki bağlar sessizce çözülmektedir.

Ailede başlayan bu çözülme, zamanla toplumun tamamına sirayet etmektedir.
Bizim asıl kaybımız; bina, makam ya da imaj değildir. Kaybolan; utanma duygusu, sorumluluk bilinci ve “doğru”ya duyulan saygıdır. Herkesin her şeyi meşrulaştırabildiği bir yerde, hiçbir yanlış gerçekten yanlış kalmamaktadır.

Bu yüzden mesele, “kim yaptı?” sorusundan çok daha derindir. Asıl soru şudur:

Biz, bu tabloya nasıl alıştık?

Ve daha da önemlisi, bu gidişe ne zaman “dur” diyeceğiz?

İLGİLİ BAŞLIKLAR
- Reklam -
Kayseri Gün Medya

Son Eklenenler