Toplum Bilinci Olmadan Doğa Kurtulmaz

Son günlerde Türkiye’nin dört bir yanından yükselen dumanlar, yalnızca ağaçları değil, hepimizin yüreğini de kavuruyor. Kahramanmaraş, Kütahya, Sakarya, Eskişehir, Karabük derken, şimdi de Bursa’da eş zamanlı olarak dört farklı noktada yangın çıktı. Bu tür gelişmeler, artık bu felaketlerin sıradan ve münferit olaylar olmaktan çıktığını; daha dikkatli, daha bilinçli ve daha organize bir mücadeleye ihtiyaç duyulduğunu ortaya koyuyor.

Elbette her olayın nedeni dikkatlice araştırılmalı, herhangi bir kasıt ya da ihmal varsa ortaya çıkarılmalıdır. Ancak kamuoyunda sıkça dile getirilen bazı gerekçeler—sigara izmariti ya da mangal kalıntıları gibi—bu denli yaygın ve eşzamanlı yangınlar karşısında açıklayıcı olmaktan uzak kalabiliyor. Bu noktada sorumluluğu belirlerken spekülasyondan uzak, ancak soru sormaktan da çekinmeyen bir toplumsal bilinç geliştirmek mecburiyetindeyiz.

Yangınların ardında sadece kuru otlar değil; ihmal, bilinçsizlik ve ortak sorumluluk duygusunun eksikliği de bulunuyor olabilir. Dolayısıyla bu meseleye yalnızca bir doğa olayı gibi değil, emniyet, hukuk, eğitim ve toplum disiplini açısından da yaklaşmak gerekiyor. Zira her orman yangını aynı zamanda bir sosyal sorumluluk testidir.

Yangınla mücadelede yalnızca orman ekiplerinin fedakârlığı değil; teknolojik altyapının güçlendirilmesi, yerel yönetimlerin daha aktif hale gelmesi, halkın bilinçlendirilmesi ve çevre eğitiminin yaygınlaştırılması da şarttır. Termal kameralar, İHA’lar, erken uyarı sistemleri ve yangına dirençli orman tasarımı gibi uygulamalar artık lüks değil, zorunluluktur.

Bu tür olayların ardından yapılan “geçmiş olsun” açıklamaları elbette değerlidir ama yeterli değildir. Çünkü ormanlarımız sadece bugünün değil, yarının da emaneti. Söz konusu olan yalnızca çevre değil; aynı zamanda ekonomi, turizm, halk sağlığı, hatta ulusal güvenliğimizdir. Bu nedenle ormanlarımızı korumak, yalnızca çevreci bir duruş değil, doğrudan vatanperverliktir.

Her yangın, kurumların refleks hızını, bireylerin sorumluluk duygusunu ve millet olarak birlik bilincimizi sınayan bir turnusol kâğıdıdır. Ağaçlar yeniden dikilebilir belki ama yanan bir bilinç kolay kolay onarılamaz. Bu yüzden artık yalnızca söndürmeye değil, önlemeye odaklanan bir zihinsel dönüşüm şarttır.

Bu bağlamda, yaşanan ve halen etkisini sürdüren yangınlar nedeniyle tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Evlerini, ormanlarını, tarlalarını ve en kıymetlisi canlarını korumaya çalışan tüm kardeşlerimizin acısını yürekten paylaşıyorum. Bu büyük felaketin bir an önce kontrol altına alınmasını temenni ediyor; alevlere karşı büyük bir özveriyle mücadele eden orman işçilerimize, itfaiyecilerimize, güvenlik güçlerimize, gönüllülerimize ve tüm fedakâr görevlilerimize kolaylıklar diliyorum.