Sosyal medya, artık yalnızca bir iletişim aracı değil; algıların yönetildiği dev bir arenaya dönüşüyor. Bir konu hakkında hiçbir fikri olmayan yüzlerce kişi, gündemin rüzgârına kapılıp paylaşım yapıyor, yorum yazıyor ve bu çarkın parçası hâline geliyor. Gerçek bilgiyle değil, çoğu zaman manipülatif içeriklerle şekillenen bu akış; toplumun sağduyusunu zayıflatıyor, kutuplaşmayı derinleştiriyor.
Algı yönetiminin en tehlikeli yanı ise, bunun bilinçli bir planın parçası olduğunun fark edilmemesi. Sosyal medya kullanıcıları, farkında olmadan bu planlara hizmet ediyor. Herkesin yorum yapma özgürlüğü, ne yazık ki konuyu bilmeden atılan başlıklarla birer dezenformasyon aracına dönüşüyor.
Peki, ne yapmalı? Öncelikle her paylaşımın ya da gündem başlığının doğru olup olmadığını sorgulamak gerekiyor. “Herkes konuşuyor” algısı, en çok yanılgıya sebep olan tuzaktır. Sessiz kalmak her zaman yanlış değildir; bilmeden konuşmak ise çoğu zaman zararlıdır. Çünkü yanlış bir cümle, binlerce kişi tarafından yayılıp toplumun sinir uçlarına dokunabilir.
Sosyal medya, kalabalıkların sustuğu değil; düşündüğünü sandığı bir mecra. Ancak düşünmeden paylaşılan her içerik, birilerinin hazırladığı oyunun yeni bir hamlesine dönüşüyor. Gerçekten bilenlerin sesi kaybolurken, kalabalıkların yankısı hâkim oluyor.
İşte tam da bu yüzden, sosyal medyada söz almak değil, susup düşünmek çoğu zaman daha büyük bir sorumluluktur.