Cuma, Eylül 12, 2025
Kayseri Gün Medya
Ana SayfaGündemNE OKULDA NE İŞTE: KAYBOLAN BİR NESİL

NE OKULDA NE İŞTE: KAYBOLAN BİR NESİL

Türkiye, genç nüfusuyla övünen bir ülke. Ancak bu gençliğin ne kadarının potansiyelini hayata geçirebildiği ayrı bir tartışma konusu. Geçtiğimiz günlerde İstanbul Ticaret Odası’nın yayımladığı rapor, gençliğin içinde bulunduğu çıkmazı çarpıcı verilerle gözler önüne serdi. Rapora göre Türkiye’de 15-24 yaş aralığındaki gençlerin %28’i ne eğitimde ne de istihdamda yer alıyor. Başka bir ifadeyle her 10 gençten yaklaşık 3’ü ne bir okulda öğrenim görüyor ne de bir iş yerinde çalışıyor.Bu oran, OECD ortalamasının (%13) iki katından fazla. Üstelik bu sadece istatistiki bir veri değil; toplumsal bir kırılma noktasının habercisi. Çünkü geleceğini inşa edemeyen bir gençlik, bir milletin de geleceğini karartır. Yine başka bir çalışmada sadece İstanbul’da 400 bin “ev genci” olduğu belirlendi. Bu tabir; ne okula giden ne de bir işte çalışan, günlerini evde geçiren gençler için kullanılıyor. Sessiz bir yalnızlık içinde, hayata temas edemeyen, hayalleri ertelenmiş, umudu solmuş gençler… Onlar artık sadece bir istatistik değil; toplumsal vicdanımızın kanayan yarasıdır.Ev genci olgusu, bireysel bir tercihten çok yapısal bir sorunla ilgilidir. Eğitim sisteminin ihtiyaç duyulan becerilerle donatamaması, gençleri yeterince desteklemeyen istihdam politikaları, sosyal güven eksikliği ve en önemlisi fırsat eşitsizliği bu tablonun temel nedenleri arasında yer alıyor. Üniversite diplomasının iş garantisi sunmadığı, stajların bile referansla yürütüldüğü bir düzende gençlerin dışlanmış hissetmesi kaçınılmazdır.Bugün işsiz, eğitimsiz ve umutsuz olan bu gençlerin çoğu, aslında çalışmak, üretmek, kendini geliştirmek isteyen bireylerdi. Ancak sistem onları görmedi, duymadı. Toplum da ne yazık ki onların sessizliğini fark etmedi. Bu noktada kamu kurumlarına, üniversitelere, sivil toplum kuruluşlarına ve özel sektöre büyük sorumluluk düşüyor. Gençlerin yalnızca “istatistik” olmadığını gösterecek sosyal, psikolojik ve ekonomik destek mekanizmaları bir an evvel devreye sokulmalıdır. Meslek edindirme programları, gönüllülük ağları, dijital üretim merkezleri ve yaratıcı atölyeler gençleri hem ekonomik hem duygusal olarak hayata bağlayabilir.Bugün “ev genci” olanlar, yarının toplumuna yön verecek bireylerdir. Onları kazanamazsak, geleceğimizi kaybetmiş oluruz. Bu yüzden bu sessiz çığlığı duymak, her vicdan sahibi insanın görevidir.

İLGİLİ BAŞLIKLAR
- Reklam -
Kayseri Gün Medya

Son Eklenenler