Salı, Aralık 23, 2025
Kayseri Gün Medya
Ana SayfaGündemMESLEK YASASI OLMADAN TURİZM OLUR MU?

MESLEK YASASI OLMADAN TURİZM OLUR MU?

Turizm, çoğu zaman yalnızca oteller, plajlar ve doluluk oranları üzerinden konuşuluyor. Oysa bu sektörün asıl taşıyıcı kolonu, görünmeyen ama yükü omuzlayan insan kaynağıdır.

Bugün turizmde yaşanan en büyük kriz; bina, tesis ya da tanıtım değil, nitelikli insanın sektörde tutulamamasıdır. Veriler, turizm diplomasına sahip mezunların yalnızca küçük bir bölümünün (%10)  sektörde kalabildiğini gösteriyor. Buna karşın, yabancı personel istihdamı her geçen yıl daha cazip hale geliyor. Bu tablo, turizmin insan kaynağı politikasında ciddi bir kırılmaya işaret ediyor.

Birden fazla sektöre yön veren turizm; döviz kazandırıcı etkisi, milli gelire katkısı, istihdam oluşturma gücü ve ödemeler dengesindeki rolüyle ülkeler için stratejik bir büyüme alanıdır. Bu kadar hayati bir sektörün kendi mezunlarına net bir meslek tanımı ve yasal güvence sunamaması ise büyük bir çelişkidir. Bugün turizm diploması, çoğu zaman mesleki bir kimlik değil; yalnızca bir kâğıt parçası olarak algılanıyor. Oysa diplomanın sektörde karşılığı olmalı, meslek unvanı kazandırmalı ve çalışanı koruyan bir zemin oluşturmalıdır.

Dikkat çekici olan şudur ki; bu ihtiyacı yalnızca çalışanlar değil, sektörün içindeki birçok yönetici de dile getirmektedir. Buna rağmen bürokratik düzeyde somut bir adımın atılamamış olması, sorunun neden kronikleştiğini de açıklıyor. Turizmde bir “Meslek Yasası”nın hâlâ hayata geçirilememesi, hem nitelikli mezunların sektörden kopmasına hem de geçici, güvencesiz istihdam modellerinin yaygınlaşmasına zemin hazırlıyor. Sonuçta sektör, yetişmiş insanını kaybediyor; yerine sürdürülebilir olmayan çözümlerle yol almaya çalışıyor.

Bu durumun insani boyutu ise çoğu zaman göz ardı ediliyor. Gecesini gündüzüne katan, bayramlarda dahi hizmetten geri durmayan turizm emekçileri; hem maddi hem de manevi anlamda ciddi bir yıpranma yaşıyor. Çalışma koşullarının düzensizliği, sezon baskısı ve sosyal güvencesizlik; aile hayatını da doğrudan etkiliyor. Boşanma oranlarının en yüksek olduğu sektörler arasında turizmin yer alması, meselenin sadece ekonomik değil, toplumsal bir sorun olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Turizmde gerçek bir reform, vitrin süsü niteliğindeki teşviklerle değil; çalışanı merkeze alan kalıcı düzenlemelerle mümkündür. Mezununu korumayan, emeğini tanımayan ve mesleği hukuki bir zemine oturtmayan hiçbir sistem sürdürülebilir olamaz. Unutmamak gerekir ki turizmi güçlü kılan; binalar, yıldızlar ya da kampanyalar değil, o yapıları ayakta tutan insan kaynağıdır.

Bugün gelinen noktada artık tespit değil, irade gereklidir. Turizm eğitimi alan gençlerin sektörde kalabilmesi için diplomaların yetki ve meslek statüsüyle desteklenmesi zorunludur. Meslek yasasıyla güvence altına alınmayan emek, her sezon biraz daha sektörden kopmaktadır. Çalışma şartları insan onuruna yakışır hale getirilmedikçe, çalışan karşılığını bulamaz. Kamu, eğitim kurumları ve sektör ortak bir zeminde buluşmadıkça turizm büyür gibi görünür; fakat içten içe tükenir. Haber Merkezi

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ BAŞLIKLAR
- Reklam -
Kayseri Gün Medya

Son Eklenenler