Kayseri Sofrasında İki Taç: Mantı ve Yağlama

Anadolu’nun kalbinde yer alan Kayseri, tarihi kadar mutfağıyla da dillerde dolaşır. Hele ki mantısı ve yağlaması… Bu iki yemek, sadece midemizi değil, ruhumuzu da doyurur.

Kayseri mantısı, incecik açılmış hamurların içine konan minicik kıyma parçalarıyla adeta bir sabır hikâyesidir. Her biri özenle tek tek kapatılır, kaşığa kırk tanesi sığacak kadar küçücük hazırlanır. Üzerine dökülen sarımsaklı yoğurt ve kızgın tereyağıyla sofraya geldiğinde, sadece bir yemek değil; bir kültür, bir gelenek ve binlerce yıllık bir emeğin sembolüdür.

Ama Kayseri mutfağı yalnızca mantıyla sınırlı değildir. Bir de yağlaması vardır ki, çoğu kişi ona “Kayseri katmeri” ya da “katmer mantısı” der. İncecik açılan yufkalar arasına özenle hazırlanmış kıymalı harç konur, üst üste dizilir ve dilim dilim servis edilir. Yanına sarımsaklı yoğurt kondu mu, işte o zaman Kayseri’nin bereketi sofralara yansır.

Mantı, sabrın; yağlama ise paylaşmanın hikâyesidir. Biri tek tek bükülen emekle büyürken, diğeri kat kat serilen hamurun arasında hayat bulur. İkisi de Kayseri’nin misafirperverliğini, birlikteliğini ve sofraların zenginliğini anlatır.

Bugün bu iki yemek yalnızca Kayseri’de değil, Türkiye’nin dört bir yanında bilinir, sevilir. Ama yine de en güzel mantı da, en lezzetli yağlama da Kayseri’nin taş fırınlarında, anaların elinde hayat bulur. Çünkü bu lezzetler sadece mideye değil, geçmişten bugüne uzanan bir kültür yolculuğuna da hitap eder.