TURİZM NEREYE GİDİYOR?

Türkiye’de turizm, yıllardır ülkenin en güçlü vitrinlerinden biri olarak görülüyor. Ancak bu vitrinin ardında giderek büyüyen bir gerçek var: Liyakatsizliğin, yetersizliğin ve tecrübe eksikliğinin gölgelediği bir sektör. Son dönemde yaşanan bazı talihsiz olaylar, bu gerçeği bütün çıplaklığıyla gözler önüne serdi.

Bir otelde facia yaşanıyor, insanlar hayatını kaybediyor; başka bir yerde turistler zehirleniyor… Fakat en acı olan, yaşananların ardından yükselmesi gereken seslerin yükselmemesi. Kamuoyunun beklediği açıklamalar gelmiyor, sorumluluk paylaşılmıyor, ders çıkarılacağına olayların üstü örtülüyor. Oysa turizm gibi insan hayatıyla doğrudan ilişkili bir sektörde sessizlik, çoğu zaman sorumsuzluğun en gür sesidir.

Bir ülkede turizm yönetimi, yalnızca güzel broşürler hazırlamakla, tanıtım filmleri yayınlamakla veya sezonu açılış konuşmalarıyla karşılamakla olmaz. Turizm; bilgi ister, tecrübe ister, disiplin ister. Her şeyden önemlisi, liyakat ister.

Bugün yaşanan sorunların büyük bir kısmı, aslında tesadüf değil. Çünkü turizmde yönetim kademelerine diplomalı insanlar değil, çoğu zaman günü kurtarmaya çalışan, sektör tecrübesi olmayan, denetim kültürü gelişmemiş kişiler getiriliyor. Otel işletmeleri için de durum farklı değil: Deneyimin yerini ticari açgözlülük, kalite anlayışının yerini maliyet hesabı alıyor.
Sonuç ise hepimizin gözleri önünde…

Turizmde denetim zayıfsa, eğitim yetersizse, iş güvenliği kağıt üzerinde kalıyorsa, krizlerin nedeni ‘kader’ olmaz. Gerçek neden; bilgisizlik, tecrübesizlik ve sorumluluktan kaçan yönetim anlayışıdır.

Ülkenin en önemli gelir kapılarından biri olan bu sektör, günübirlik yaklaşımlarla ayakta duramaz. Turizm ancak işi bilen, tecrübesiyle yol açan, sektörün sorunlarını görüp çözüm üreten bir anlayışla büyür. Aksi halde yaşanan her sessizlik, gelecekte daha büyük felaketlerin habercisi olur.

Türkiye, turizmde güçlü bir potansiyele sahip. Ancak bu potansiyel açgözlülükle değil, akılla; tanıtımla değil, eğitimle; susturmayla değil, şeffaflıkla değer kazanır.
Kısacası turizmi büyütmek için ilk yapılması gereken şey, vitrinleri değil, zihniyetleri değiştirmektir.