İhtişamın Ardından İtibar Kaybı

Geçtiğimiz günlerde Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE), ABD Başkanı Donald Trump için düzenlenen karşılama töreni, sadece diplomatik nezaket değil, aynı zamanda kültürel temsil açısından da oldukça tartışmalıydı. Gösterişli bir karşılama yapılmıştı yapılmasına; ancak törende genç kızların başları açık bir şekilde saçlarını sallayarak gerçekleştirdikleri dans, ne gelenekle bağdaşmakta ne de dinî hassasiyetlerle örtüşmekteydi. Hele ki bu gösterinin bir İslâm ülkesinde, “geleneksel” diyerek sunulması ise ayrı bir çelişki olarak dikkat çekiyor.

BAE, Trump için düzenlediği bu gösteriyle adeta “en iyi ev sahipliğini biz yaparız” mesajı vermeye çalışırken, kadının fiziki görüntüsünü ön plana çıkaran bu sahneyle İslâm dünyasının değerleriyle açık bir şekilde çelişmiştir. Bırakın çağdaş İslami değerleri, bu yaklaşım İslâm öncesi cahiliye dönemini hatırlatan bir görüntü sergilemiştir. Ne acıdır ki, bu tür görsellerin diplomatik şovlara dönüştürülmesi, hem kadın onurunu zedeliyor hem de toplumsal yapımızda derin gedikler açıyor.

BAE, her ne kadar “geleneksel dans” olarak bu tarz gösterilere yer veriyor olsa da, burada sorgulanması gereken şey, bu geleneğin kim için, ne adına ve hangi amaca hizmet ederek sunulduğudur. Zira aynı tarz gösterilerin, daha önce BAE’nin kurucusu Zayid için düzenlenen resmi törenlerde de kullanıldığı bilinmektedir. Ancak bir devlet geleneği haline gelen bu tür sunumların, zaman içinde şekilsel bir temsil olmaktan çıkıp öz değerleri aşındıran bir propaganda aracına dönüşmesi, artık görmezden gelinemeyecek bir meseledir.

Bugün birçok İslâm ülkesinde; Batı’nın gözüne hoş görünme uğruna, kendi inanç ve geleneklerinden taviz verildiğine şahit oluyoruz. Oysa ki bizim medeniyetimiz, kadını bir simge ya da gösteri aracı olarak değil; değerlerin taşıyıcısı, ailenin ve toplumun temeli olarak görür. Bu bağlamda, BAE’nin Trump için düzenlediği karşılama töreni, şeklen ihtişamlı; ancak içerik olarak derin bir itibarsızlığı simgelemiştir.

Dinî, ahlaki ve kültürel değerlerden yoksun bir sunum, ne kadar alkış alırsa alsın; kalplerde karşılık bulmaz. Mesele, sadece bir saçın sallanması değildir. Mesele; onurun, inancın ve kültürün yerini şatafat ve gösteriye bırakmasıdır. Çünkü bazen bir tören, bir milletin yönünü gösterir. Ve o yön kıble değilse, istikamet de sorgulanmalıdır.