Bazen küçücük bir beyit, koca bir tarihin kapısını aralar. Mustafa Karamustafaoğlu ile yaptığımız bir sohbette duyduğum şu iki mısra da öyleydi:
“Oku Camcıoğlu oku
Kendi elinle yedin bu b.ku”
Bu beyitte adı geçen kişi, bugün hâlâ ayakta duran Camcıoğlu Konağı’nın sahibi Karabet Camcıoğlu ya da ailesinden biridir. Beyit, aslında bir Ermeni vatandaşın kendi halkına duyduğu öfkeyi, hayal kırıklığını dile getiriyor. Çünkü yapılan ihanet, sadece Müslüman-Türk komşulara değil, bizzat Ermeni cemaatine de büyük zarar veriyor.
19. Yüzyıl Kayseri’si
O yıllarda Kayseri’de Ermenilerin etkinliği oldukça büyüktü. Belediye Meclisi’nde söz sahibiydiler, hatta Karabet Camcıoğlu gibi isimler Osmanlı Meclisi’nde milletvekili olarak yer alıyordu. Şehrin doktorları, tüccarları, esnafı çoğunlukla Ermenilerdi. Ancak bu “millet-i sadıka” içinden küçük bir grup, yabancı güçlerin desteğiyle ayrılıkçı faaliyetlere girişti.
1880’lerden itibaren Taşnak ve Hınçak örgütleri, Talas’tan Develi’ye, Efkere’den Kayseri merkezine kadar gizli yapılanmalar kurmaya başladı. Silahlar Rusya’dan getiriliyor, Amerikan Kolejleri’nde gençler Osmanlı’ya düşman bir ruhla yetiştiriliyordu. Hatta 1893’te Kayseri’deki camilere Müslümanların adını kullanarak yaftalar asacak kadar ileri gittiler.
Bir Çocuğun Fark Ettiği Gerçek
İşte böyle bir dönemde, Camcıoğlu Konağı’nın kümesinden yumurta aşırmak isteyen bir Müslüman çocuk, kümeste simsiyah bilyeler gördü. Merakla birini alıp eve getirdi. Ev halkı şaşkınlıkla baktı, sonra karakola götürdü. O “bilye”nin aslında el bombası olduğu ortaya çıktı.
Aramalar sonucunda daha birçok el bombası bulundu. Tahkikat, bu bombaların Müslümanların bayram namazında kullanılmak üzere saklandığını gösterdi. Önce Cuma namazında planlandığı, ancak bayramda tüm halkın bir araya gelmesi sebebiyle hedefin değiştirildiği anlaşıldı.
İhanetin Bedeli
Camcıoğlu tutuklandı, yargılandı. O sırada bir Ermeni vatandaş, kendi cemaatinin başına açılan bu belayı dile getirmek için şu iki mısrayı söyledi:
“Oku Camcıoğlu oku
Kendi elinle yedin bu b.ku”
Bu, sadece Müslümanların değil, sadık Ermenilerin de feryadıydı. Çünkü birkaç kişinin ihaneti, tüm bir cemaatin adını karalamıştı. Osmanlı’nın “millet-i sadıka” dediği Ermeniler, o günlerden sonra “hain millet” yaftasına maruz kaldılar. Nihayetinde yaşanan acılar, tehcire kadar giden süreci başlattı.
Bugüne Düşen Ders
Bu hikâyeden çıkarılacak ders apaçık ortadadır: ihanet, en büyük zararı ihaneti yapanlara verir. Kendi elinle yediğin bu zehir, önce seni, sonra çevreni bitirir.
Türk Milleti ile kader birliği eden herkesin başının üstünde yeri vardır. Bu millet, sadakati daima takdir etmiş, dostunu bağrına basmıştır. Fakat ihanete yeltenenler, tarihin çöplüğüne gömülmüştür.
Bugün yaşadığımız sıkıntıların çoğu, dünden ders alınmadığı için yaşanıyor. Fitneye kapılmak, yabancı oyunlara alet olmak; milletleri, cemaatleri ve bireyleri yok eder. O yüzden bu beyitteki öğüdü bugün de hatırlamak gerekir:
“Oku Camcıoğlu oku…”
—
📌 Günün İbret Sözü
“İhanet eden, aslında önce kendini yok eder.”